İstanbul’da özellikle yıllardır bir börek üzerinden büyük bir tartışma var. O da bu böreğin Küt böreği mi yoksa, Kürt böreği mi olduğu. İnanılmaz bir lezzeti ve tok tutması yüzünden artık sadece düşük gelirli grupların değil, yüksek gelir grubuna da hitap eden börekle ilgili tartışmaya son noktayı ünlü modacı Cemil İpekçi koydu ve o böreğin adını ve nerden geldiğini açıkladı.
Börek salonlarının olmazsa olmazı o böreğin isim tartışması sürüyor. Kürt, küt ve sade börek olarak üç şekilde adlandırılan böreğin asıl ismini ve neden o ismi aldığını ünlü modacı Cemil İpekçi açıkladı. Dedesi börekçi olan İpekçi, böreğin İstanbul’da çalışan Bingöllü Kürt işçiler için ilk kez yapıldığını anlattı.
Küt böreği diyenlerin bazılarına göre kat kat olduğu için, bazılarına göreyse küt küt kesildiği için ya da böreği yerken çıkan kütür kütür seslerden dolayı adı küt böreği.
Kürt böreği diyenlere göreyse İstanbul’daki Kürt hamallar tarafından tüketildiği için adı Kürt böreği.
Hamurları tek tek ayrılıp nar gibi kızartılan, altın sarısı rengi, iştah açıcı kokusu ve lezzetiyle severek tüketilen böreğin gerçek adını ve ortaya çıkış hikayesini işin uzmanları anlattı.
Cemil İpekçi: Böreğin ismi kesinlikle Kürt Böreği
Türkiye’nin ünlü modacılarından Cemil İpekçi’nin börekle aileden gelen özel bir ilişkisi var. İpekçi’nin büyük dedesi Mustafa Çeyrekgil, Osmanlı sarayının uncubaşısıydı. Undan yapılan yemekler ondan soruluyordu.
Uncubaşı Çeyrekgil, saraydan gelen “Yeter Mustafa gel İstanbul’a taşın” davetiyle Safranbolu’nun Yörük Köyü’nden ailesiyle İstanbul’a geldi. Mustafa Efendi’nin Hasan ve Hüseyin adında iki oğlu vardı. İstanbul Çubuklu’da bir köşk yapıp oraya yerleştiler.
İpekçi’nin aktardığına göre dedesi Hasan Efendi Karaköy’de, kardeşi Hüseyin Bey de Sarıyer’de börek dükkanları açtı.
Cemil İpekçi çocukluğunda o dükkanlara defalarca gitti.
Ve bu sırada da defalarca Kürt böreği ismini duydu.
Cemil İpekçi bu konuda bir tartışmaya yer olmadığını söylüyor: Independent Türkçe’ye konuşan İpekçi tartışmaya şu sözlerle noktayı koyuyor.
Anlattığım tarih yaklaşık 140-150 yıl önce. Yani 1800’lü yılların sonları. Dedem Hasan Efendi’nin börek açtığı dönemlerde, Karaköy taraflarında bekar evleri vardı.
Doğu’dan gelen ve hamallık yaparak geçimini sağlayan Kürtler o bekar evlerinde kalırdı. Hasan Dedem, işe gitmek için sabah erken kalkan Kürt hamallara, diğer börekler pahalı olduğundan, kıyma ve peyniri olmayan ve tok tutmak için üzerine pudra şekeri dökülen daha ucuz bir börek çeşidi yapmış.”
İpekçi’nin dedesine böreğin tarifini eşi Ayşe Hatun vermiş. İpekçi Kürtlere ait bu tarz bir böreğin olmadığını söylüyor ama böreğin ucuz ve lezzetli olması nedeniyle o dönem Kürt hamallar için yapıldığını anlatıyor.
O böreği Sarı Mehmet mi buldu?
İstanbul’da börek salonu işleten Kadir Karatapan aileden börekçi. 70 yıldır bu işi yaptıklarını ve babadan oğula geçtiğini söylüyor.
Karatapan’ın tezgahında da börek Kürt böreği ismiyle satılıyor ama bu isim konusunda bir tartışma olmadığı anlamına gelmiyor.
Karatapan zaman zaman müşterilerinden isim konusunda itiraz geldiğini ve “Bunun ismi yanlış küt böreği demelisin” diyenler olduğunu söylüyor.
Hem okuduğu kaynaklardan hem de büyüklerinden ismi Kürt Böreği olarak bildiklerini aktaran Karatapan, “Osmanlı döneminden günümüze kadar bu isim böyle bilinmiş ve bu şekilde tescillenmiştir. 1900’lı yılların başında Bingöllü Sarı Mehmet olarak bilinen kişi çalışmak için İstanbul’un yolunu tutuyor ve uzun süre Karaköy-Eminönü taraflarında hamallık yapıyor. Hamallıktan sıkılan ve arkadaşları tarafından Ringo Mehmet olarak da bilinen Sarı Mehmet iş arayışına giriyor. Hamur işinden anlayan Mehmet bugün Kürt Böreği olarak bildiğimiz böreği yapıyor” dedi.
Karatapan’a göre böreğe ismini Sarı Mehmet’in hamal arkadaşları verdi ve isim bugüne kadar devam etti. Gurme Mehmet Yaşin de böreğin isminin Kürt Böreği olarak bildiğini ifade etti.
İslam aleminde orucun yeri büyük bir yer kapladığından dolayı herkes tarafından oruç tutmanın bilimsel olarak faydaları nelerdir sorusu merak edilmektedir. OKU
Günümüzde doğal yaşam ve sağlıklı beslenme oldukça popüler bir hâle gelmeye başlıyor. Aslında kadim geleneksel tedavi yöntemlerinde oldukça önemli bir OKU