Bilineceği üzere Afrika çoğunlukla üçüncü dünya ülkelerinin var olduğu ve pek çok problemin yanı sıra açlık ve sağlık gibi temel yaşamsal problemlerin yaşandığı bir kıta konumundadır. Özellikle medikal duyulan ihtiyaç yüksek düzeyde olmakla birlikte açlık ve susuzluk ile dünya çapında yapılan yardımlar aracılığıyla mücadele devam etmekte.
Buna rağmen özellikle Kuzey Afrika bölgesinin dışında kalan Orta ve Güney Afrika bölgelerinde sefalet had safhada, önlenemez şekilde devam etmekte. Afrikalılar açlık ve susuzlukla boğuşurken bir de bağımlılık belası Afrikalı gençlerin canını yakmaya başladı. Afrika’nın pek çok bölgesinde öksürük şurubu bağımlılığından dolayı her yıl çok yüksek oranlarda genç yaşamını yitiriyor. Peki nedir bu öksürük şurubu bağımlılığının arka bahçesi?
Dünyanın her yerinden gönderilen yardımlar, açılan su kuyuları ve açlıkla mücadele kapsamında Afrika ülkelerinde yaşanılan temel ihtiyaç sorunlarının büyük bir çoğunluğu çözülse de son olarak Kodein maddesi içeren bir öksürük şurubunun gençler üzerinde ki bağımlılık etkisi bölgede yaşanılan dramı ortaya koymak adına tüm dünyanın dikkatini çekti. İlk olarak BBC tarafından 2018 yılında yapılan bir haberle gündeme gelen Kodein içeren öksürük şurubu gençlerin yakasını bırakmayan bir illete dönüştü.
İzleyin: Sweet sweet codeine: Nigeria’s cough syrup crisis – BBC Africa Eye documentary
Öksürük Şurubu Bağımlısı Oldular!
BBC’nin haberine göre Nijerya gibi Afrika’nın ekonomik anlamda görece daha iyi durumda olan ülkesinde bile üstelik sadece 2 eyalette günlük ortalama 3 milyona yakın öksürük şurubu tüketiliyor. Rakamlar son derece yüksek olmakla birlikte bağımlılığın temel sebebi konusunda kesinleşmiş yasal bir araştırma Afrika ülkelerince yapılmış değil. Bağımlılığın temel sebebinin ise eroine yakınlığı ile bilinen Kodein maddesinin sebep olduğu düşünülüyor.
Kodein sağlık kimyasında kullanılan son derece kritik bir öneme sahip iyileştirici bir madde olmakla birlikte çok tüketilmesi durumunda bağımlılık etkisi yaratabilme özelliğine de sahip. 2018 yılında BBC tarafından yapılan haber sonrasında Nijerya’da ki durumun gün ışığına çıkmasıyla Nijerya hükümeti bu konuda tedbirler alma koşununda son derece hızlı davrandı.
Yapılan haberde Nijerya’nın sadece 2 eyaletinde günde yaklaşık olarak 3 milyon Kodein içeren öksürük şuruplarının tüketildiğine dikkat çekilmişti. Buna karşı Nijerya yönetimi bu şurubu yasaklayarak ithalatını durdurdu. Böylelikle Nijeryalı gençlerin şuruba ulaşmasının önü kesildi fakat diğer Afrika ülkelerinde bulunan yasal boşluklar sebebiyle şurubun tüketilmesi Afrika’nın diğer bölgelerine kaymış oldu. Özellikle Zimbabve bu bağımlılığın son adresi olarak görülüyor ve her gün pek çok gencin bu bağımlılığa bağlı olarak yaşamını yitirdiği gelen haberler arasında.
Yüzde 50 oranında kullanılıyor
VİCE tarafından yapılan bir araştırma fakirlik ve açlıkla mücadele eden Afrika ülkesi Zimbabve de içler acısı durumu ortaya çıkardı. Kodein içeren şurubun gençler tarafından %50 oranında tercih edildiği gözler önüne serilirken, bu oran neredeyse Zimbabve de yaşayan her 2 gençten birinin bu bağımlığı yaşadığını gösteriyor. Yapılan araştırma kapsamında Zimbabve’nin başkenti olan Harere kentinde sokakların tamamının kahverengi öksürük şuruplarıyla dolduğu ve taştığı yönünde. Salgın anlaşılacağı üzere hiç hız kesmeden gençler arasında yayılmaya devam ediyor ve hükümet tarafından bu konuda alınan hiçbir tedbir yok.
BronCleer markası tarafından üretilen öksürük şurubu kodein içermesi bakımından bağımlılık etkisi yaratabiliyor. Yüksek miktarlarda tüketilmesi halinde ise tüm ağrı kesicilerde olduğu gibi eroine yakın bir özellik taşıyarak daha yüksek düzeyde bağımlılık etkisi yapmakta.
Gençler tarafından bağımlılığın sebebi ülke içerisinde var olan işsizlik durumunun olduğu söylense de en nihayetinde bu şurubun yarattığı etkiler düşünüldüğünde ölümcül sonuçlar ortaya çıkmakta. Çok fazla kodein tüketilmesi durumunda solunum yetmezliği ve düşük tansiyon gibi rahatsızlıklar belirmekle birlikte bağımlılık haline dönüşen Kodein tüketiminde ise daha vahim sonuçlar açığa çıkmakta. Beyin, kalp ve karaciğer gibi temel organların bu bağımlılık sonucunda iflas ettiği gözlemlenmekte.